“Hangi çocuğunu daha çok seversin?” diye sormuşlar bir anneye.
Gülümsemiş, o kadim bilgeliğiyle fısıldamış:
“Ayırt etmem… Ama küçük büyüyünceye, uzaktaki yakına gelinceye, hasta olan iyileşinceye kadar; işte o, bir tanemdir.”
Yeni yıl kapıdayken bu söz zihnimde martı kanadı gibi çırpınıyor.
Hayat , tıpkı yanı başımızdaki Karadeniz gibi bir gün sütliman, bir gün hırçın.
Her sabah kıyıya yeni bir ihtiyaç bırakıyor: Kırılgan bir hayal, vuslatı bekleyen bir umut ya da içimizde usulca sızlayan o eski yara…
Ve tam burada “kadın aklı” dediğimiz o muazzam pusula devreye giriyor:
Ayırmadan, kıyaslamadan…
Ama canı yanan neresi ise, eksik olan hangisiyse, ona şefkatle eğilerek.
Bu yıl kolay geçmedi, kabul.
Kimi sabah servise uykusuz yetişti, kimi mutfağın bitmeyen telaşına…
Kimi de masasının başında, bitmesi imkânsız listelerin yüküyle omuzlarını dik tutmaya çalıştı.
Adına çoğu zaman nezaketen “yardım” dediler; oysa biz biliyoruz:
Taşınan, hayatın ta kendisiydi.
Samsun’un poyrazı ne kadar sert eserse essin, bu şehrin ritmini kadınların o sessiz ama derinden gelen emeği ayakta tuttu.
Şimdi kendimize sorma vakti:
Bu yılın “bir tanesi” neydi?
Ertelenmiş bir hak mı?
Kırgın kalıp barışamadığımız bir dost mu?
Yoksa içimizde mahcupça bekleyen, “Ben de varım” deme cesareti mi?
Dilerim yeni yıl, yalnız takvim yapraklarını değil, ruhumuzdaki düğümleri de değiştirir:
İçimizdeki küçük büyüsün; korkmadan, sesi titremeden konuşsun.
Uzaklar yakınlaşsın; yalnız mesafeler değil, kopan gönül bağları onarılsın.
Yaralı olan iyileşsin; umut yeniden özgürce yürüsün.

Ve en önemlisi biz kadınlar…
Kendimizi o meşhur “fedakârlık listelerinin” en sonuna yazmayı bırakalım.
O kalabalık sofraya, kendi sandalyemizi de çekelim.
Bir bardak su uzatır gibi başkasına verdiğimiz şefkati, kendi yorgun ruhumuzdan esirgemeyelim.
Deniz Vazgeçmez — Biz de
Samsun’un ufkuna bakınca görüyorum:
Dalgalar gelir, çekilir; ama deniz vazgeçmez. Tıpkı bizler gibi…
Yaşama tutunmayı, düştüğümüzde dizimizi silkeleyip yeniden başlamayı, ihtiyacı olana el uzatmayı unutmuyoruz.
Yeni yıl; ayırmadan ama dikkatle, eksiltmeden ama özenle yaşamayı öğrettiğimiz bir yıl olsun.
Ve lütfen unutmayın: Bu yıl, aynadaki o yorgun ama güzel kadına bakıp “bir tanem” demeyi deneyin.
Çünkü annenin dediği gibi:
Küçük büyüyene, uzak gelene, yaralar iyileşene kadar…
Her kadın, kendi hikâyesinin bir tanesidir.